Now you can Subscribe using RSS

Bildirimleri kaçırmamak için:

20 Şubat 2019 Çarşamba

ON BİR DAKİKA# PAULO COELHO

Aysun Dereköy






Paulo Coelho,bu kitabında insan hayatının en mahrem tarafına dalıyor.Kadın ve erkeğin birlikteliğinin sadece onbir dakikasının zevk verdiği düşüncesinden hareket ederek cinselliği irdeliyor.Aslında bir genç kızın kadınlığa geçiş döneminde cinselliği tanımasıyla öyküye başlıyorsunuz.Genç kızlıkta yaşanan aşkla kadınlıkta yaşanan aşk,aşkta cinselliğin yeri,haz alma,vücudun ve ruhun tepkileri.Her konuyu ayrı ayrı düşünmenize sebep oluyor.
Baktığınız zaman bir genç kızın ülkesini terk etmesi ve fahişelik yapması üzerine kurulmuş bir hikaye.Oysa kadın dünyasını sansürsüz bir şekilde en özel duygularına kadar ele alıyor,yoğuruyor,şekillendiriyor ve size de zaman veriyor.Düşüncelerin akışına kendinizi kaptırıyor ve kendi acabalarınızla yüzleşiyorsunuz.
Genç kız fahişeliğe adım atma noktasında şöyle düşünüyor:
"Doğmayı talep etmedim.Kendimi sevdirmeyi beceremedim.Hep kötü kararlar aldım ve şimdi,hayatın benim yerime karara varmasına izin veriyorum."
Çoğumuz kaderimde varmış deyip geçiştiririz yaşadıklarımızı.Oysa sıradan bir fahişe gözüyle bakılan Maria, her zaman kendi kararlarını kendi verdiğine inanıyor.Burada bile kendi vazgeçtiği için hayatın onun hakkında karar verme gücünü bulduğunu savunuyor.Her ne yaşanırsa yaşansın sorumluluğunu üzerine alacak güçte bir karakter olması beni çok etkiledi.Çoğumuz yaşadıklarımızdan dolayı başkalarını ya da hayatı suçlamayı tercih ederiz çünkü.
insanların kalabalıklar içinde yanlızlığını da şöyle anlatıyor:
"İnsanoğlu susuzluğa bir hafta,açlığa iki hafta katlanabilir.Yıllar boyunca sokakta yaşayabilir ama yalnızlığa dayanamaz.Bütün işkencelerin,bütün ısdırapların en kötüsüdür ,o."
Aşka gelince;
""Aşk başkasında değil,kendimizdedir.Onu biz uyandırırız.Ama uyanması için bir başkasına ihtiyaç duyarız.Evren,sadece heyecanlarımızı paylaşacak biri olduğunda anlam kazanır."
Kitabı bitirdiğimde aşk hakkında bende kalan tek şey,dürüstlük ve özgürlüktü.Aşkı yaşamanın en güzel yolu,kendine ve karşındakine dürüst olmaktı. Özgürsen ve kendine yetiyorsan,kimseden bir şey talep etmezsin.Sadece mutlu olduğun için seversin.Sevginde özgürdür.Ve özgürlük yalanı,sahteliği engeller.Mutluluğu ve aşkı getirir.
İnsan hayatına yön veren arzuları ve tutkularıdır.Arzuladığın şey bilmediğin,merak ettiğin şeydir.Ve merak ettiğin şeyin üzerine gidersin.Onu elde edemedikçe daha çok peşinden koşarsın.Sonra o bir tutkuya dönüşür.Senin için anlamı,değeri,kapsamı büyür devleşir.Ancak elde ettiğinde birden o dev yok olur.İşte bu yüzden insan yaşamak için arzulamalıdır.Arzunun yarattığı heyecana ihtiyacı vardır.Günlük işlerinin sıradanlığına katlanabilmek için arzulamalı,tutkuyu hissetmelidir.Yoksa sıradanlığa dayanamaz ,depresif olur veya hayattan vazgeçer.
Bana onlarca duyguyu sorgulatan,duyguların tartışılmasına öncülük eden yazara çok teşekkür ediyorum.
Sizlerde okuyun ve fikirlerinizi belirtin.Yeni kitaplarda buluşalım.

Aysun Dereköy / İÇERİK ÜRETİCİSİ &

Yorumlarınız benim için çok önemli.Bana önerilerinizi ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın :)

0 yorum:

Yorum Gönder

Coprights @ 2016, Blogger Templates Designed By Templateism | Templatelib